LW15ad. MisafirZiyaretçi 26 Eylül 2012 Mesaj 1 ben dili ve sen dili nedir? ben dili ve sen dili ile ilgili örnekler verir misiniz? EN İYİ CEVABI nicely verdi Sen Dili;Ben Dili Gerek iş yerinde, gerekse özel hayatımızda duygularımızın ilişkilerimizi derinden etkilediği bir gerçektir. Fakat unutulmamalıdır ki burada önemli olan duygularımızdan çok; bu duygularımızı karşı taraftaki kişilere iletirken sözlerimizi kurgulayış biçimimizdir. Çoğu zaman iletişim dilimiz ve tarzımız söylediklerimizin önüne geçer ve ummadığımız bir tepki ile karşılaşırız. Böyle zamanlarda da “Ne oldu şimdi buna, ne dedim ki ben?”diye hayıflanıp dururuz. Fakat olan olmuş, iletişim hiç beklemediğimiz bir mecraya girip kopma noktasına gelmiştir. Günlük hayatta eşler arasında, anne baba çocuk arasında, iş yerinde iş arkadaşları arasında yer yer mücadele ve gerginliklerin yaşanabilmesi gayet normaldir. Çoğu zaman evde çocuğumuza “Hemen ellerini yıka ve doğru yatağa gir.” “Hayır sokağa çıkamazsın.” Eşimize “Çok dağınıksın! Çok kabasın!” “Benim istediğimi yapacaksın” “Böyle davranmaya hakkın yok” İş yerinde iş arkadaşımıza; “Bu projeyi bu şekilde nasıl sunarsın!” “Bunu hemen göndermelisin!” “Hep geç kalıyorsun!” şeklinde duygularımızı “sen dili” ile kurguladığımız cümleler; bir kızgınlığın, suçlamanın ifadesi olarak iletişimi önemli ölçüde engelleyen ifadelerdir. Zira sen dili kullanılarak söylenen ifadelerde odak noktası karşıdaki kişidir. Bu durum ise bir duygu paylaşımını ifade etmekten çok, karşımızdaki kişiye emir verme, yargılama, öğüt verme gibi iletişim engellerini içerir. Bu tip yargılayıcı tutumlar karşı tarafın hem savunmaya geçerek misilleme yapmasına “Benim de sana söyleyeceklerim var!” ruh haline girmesine sebep olur. Özellikle eşler arası iletişim çatışmalarında, anne babalar ile çocuk arasındaki iletişimsizliklerde, kurumlarda çalışanlar arasındaki problemlerde sebep olarak en çok bu tip söylemler karşımıza çıkmaktadır. Peki; karşımızdaki kişilere memnun olmadığımız, hoşlanmadığımız zaman duygularımızı nasıl ifade edeceğiz? “Yavrum hava karardığı için sokağa çıkman beni endişelendiriyor!” “Bu davranışın beni çok üzüyor!” “Evi dağınık görünce kendimi kötü hissediyorum!” “Yazıyı hemen gönderirsen çok sevineceğim” gibi cümlelerle direk olarak karşı tarafı suçlamadan, problemi ortaya koyarak, gerektiğinde bilgilendirerek çözüm için iş birliğine hazır olunduğu izleniminin verilerek duyguların yansıtıldığı “ Ben dili” ni kullanmak daha uygun bir tarzdır. Yani “Benim için sorun olan sen değilsin, senin şu davranışındır. ” “Gel bunu birlikte çözüme kavuşturalım” mesajını vererek; iletişimi germek ve koparmak yerine iletişimi devam ettirebilmek becerisidir. Aynı zamanda “ben dili” mesajı veren kişi, kendi duygularını karşıdaki kişi ile paylaştığı için açık ve samimi bir iletişim kurmuş olur. Bu durumda karşı taraftaki kişi ister eşimiz, ister çocuğumuz, ister arkadaşımız olsun, zıtlaşmak yerine bu davranışının farkına varacak ve bunu değiştirmeye çalışacaktır. Son düzenleyen ahmetseydi; 28 Eylül 2017 1448 MisafirZiyaretçi 27 Eylül 2012 Mesaj 2 sen dili ödevini yapmazsan şekerimi sana vermem ben dili ödevini yaparsan ödül olarak şeker verebilirim ben dili bu sabah seni görmeyince meraklandım. sen dilisen bu sabah yoktun. sen dili niye bu vazoyu kırdın beni çok kızdırdın ben diliönemli değil yeterki sana bişey olmasın Sen diliBilgisayarda bu kadar çok oturma Ben diliBilgisayarda bu kadar çok oturman beni üzüyor sen dili neden geç kaldın ben dili geç kaldığın için seni merak ettim Sen dili Dersi dinlemiyorsun. Ben dili Ders anlatırken konuşmanızdan rahatsız oluyorum. Son düzenleyen Safi; 18 Eylül 2018 0239 Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir. Sen Dili;Ben Dili Gerek iş yerinde, gerekse özel hayatımızda duygularımızın ilişkilerimizi derinden etkilediği bir gerçektir. Fakat unutulmamalıdır ki burada önemli olan duygularımızdan çok; bu duygularımızı karşı taraftaki kişilere iletirken sözlerimizi kurgulayış biçimimizdir. Çoğu zaman iletişim dilimiz ve tarzımız söylediklerimizin önüne geçer ve ummadığımız bir tepki ile karşılaşırız. Böyle zamanlarda da “Ne oldu şimdi buna, ne dedim ki ben?”diye hayıflanıp dururuz. Fakat olan olmuş, iletişim hiç beklemediğimiz bir mecraya girip kopma noktasına gelmiştir. Günlük hayatta eşler arasında, anne baba çocuk arasında, iş yerinde iş arkadaşları arasında yer yer mücadele ve gerginliklerin yaşanabilmesi gayet normaldir. Çoğu zaman evde çocuğumuza “Hemen ellerini yıka ve doğru yatağa gir.” “Hayır sokağa çıkamazsın.” Eşimize “Çok dağınıksın! Çok kabasın!” “Benim istediğimi yapacaksın” “Böyle davranmaya hakkın yok” İş yerinde iş arkadaşımıza; “Bu projeyi bu şekilde nasıl sunarsın!” “Bunu hemen göndermelisin!” “Hep geç kalıyorsun!” şeklinde duygularımızı “sen dili” ile kurguladığımız cümleler; bir kızgınlığın, suçlamanın ifadesi olarak iletişimi önemli ölçüde engelleyen ifadelerdir. Zira sen dili kullanılarak söylenen ifadelerde odak noktası karşıdaki kişidir. Bu durum ise bir duygu paylaşımını ifade etmekten çok, karşımızdaki kişiye emir verme, yargılama, öğüt verme gibi iletişim engellerini içerir. Bu tip yargılayıcı tutumlar karşı tarafın hem savunmaya geçerek misilleme yapmasına “Benim de sana söyleyeceklerim var!” ruh haline girmesine sebep olur. Özellikle eşler arası iletişim çatışmalarında, anne babalar ile çocuk arasındaki iletişimsizliklerde, kurumlarda çalışanlar arasındaki problemlerde sebep olarak en çok bu tip söylemler karşımıza çıkmaktadır. Peki; karşımızdaki kişilere memnun olmadığımız, hoşlanmadığımız zaman duygularımızı nasıl ifade edeceğiz? “Yavrum hava karardığı için sokağa çıkman beni endişelendiriyor!” “Bu davranışın beni çok üzüyor!” “Evi dağınık görünce kendimi kötü hissediyorum!” “Yazıyı hemen gönderirsen çok sevineceğim” gibi cümlelerle direk olarak karşı tarafı suçlamadan, problemi ortaya koyarak, gerektiğinde bilgilendirerek çözüm için iş birliğine hazır olunduğu izleniminin verilerek duyguların yansıtıldığı “ Ben dili” ni kullanmak daha uygun bir tarzdır. Yani “Benim için sorun olan sen değilsin, senin şu davranışındır. ” “Gel bunu birlikte çözüme kavuşturalım” mesajını vererek; iletişimi germek ve koparmak yerine iletişimi devam ettirebilmek becerisidir. Aynı zamanda “ben dili” mesajı veren kişi, kendi duygularını karşıdaki kişi ile paylaştığı için açık ve samimi bir iletişim kurmuş olur. Bu durumda karşı taraftaki kişi ister eşimiz, ister çocuğumuz, ister arkadaşımız olsun, zıtlaşmak yerine bu davranışının farkına varacak ve bunu değiştirmeye çalışacaktır. Son düzenleyen ahmetseydi; 28 Eylül 2017 1637 BEN DİLİ Bireyin karşılaştığı davranış ve durum karşısında bireysel tepkisini, kendi duygu ve düşüncelerini açıklayan ifade şeklindir. Kendimizi “ben”li cümlelerle anlattığımız zaman karşımızdakini incitmemiş, fakat kendi mesajlarımızı da vermiş oluruz. Özet olarak Ben dili itmez. 2. Suçluluk hissettirmez. nedeni anlaşıldığı için iletişim sağlıklı olur. 4. Ben iletisi alan kişi başkalarını düşünmeyi de öğrenir. sağlar. 6. Anlaşmazlıkları azaltır. 7. Konuşan kişiyi rahatlatır. “SEN DİLİ Suçlama içerir ve karşımızdaki kişi doğal bir savunmaya geçer. Dolayısıyla sonuç anlaşılamama, tartışma, kavgaya kadar gidebilir. Özet olarak Sen dili 1. Suçlayıcıdır. 2. Davranıştan çok kişiliğe yöneliktir. 3. Kişiye anlaşılmadığını hissettirir. 4. Yeniden konuşma isteğini engelleyicidir. 5. Neye kızıldığının anlaşılmamasına neden olur. 6. Kişiyi incitir, kırar. 7. Kişinin direnmesine, yani savunucu iletişime neden olur. Savunucu iletişim ise iletişimin içerik düzeyinden ilişki düzeyine geçmesine, ilişkinin bir savaş, bir kazanma sorununa dönüşmesine neden olacağı için öğretimin asıl amacına ulaşmasını engelleyecektir. SEN ve BEN diline örnek vermek gerekirse; ………….. —’Sen’ dili Sen hatalısın! Çok yanlış davranıyorsun! —’Ben’ dili Senin bu davranışın beni incitti, üzüldüm! ……………… —”Sen” dili Çok kabasın! Her zaman sözümü kesiyorsun! —”Ben”dili Bir şey söylemeye başlayıp ta bir türlü sonunu getiremediğim zaman çok rahatsız oluyorum. …………………. —”Sen” dili - Kes şunu!! Çekiştirip durma kolumu!! ………………… —”Ben” mesajı verin… - Kolumun çekiştirilmesinden hoşlanmıyorum. ………………… —”Sen” dili - Her akşam aynı şey, tutturuyorsun oyun oynayalım diye! Benim yorgun olabileceğim hiç aklına gelmiyor değil mi? Yaramaz ve şımarık bir çocuk gibi davranıyorsun! —”Ben” dili - Baba Bu akşam çok yorgun hissediyorum canım. İstersen oyun oynamayı başka bir akşama erteleyelim. şeklinde ifade edilebilir. ………………………….. GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ; Sen dili, çatışma dili, Ben dili, iletişim dilidir. Öyleyse SENLİ yerine, BENLİ mesajlar vermeliyiz…. *** İnsanlar arasında iletişimi engelleyici etmenler nelerdir? * Öğüt vermek, çözüm getirmek, kendi düşüncelerimizle yönlendirmek. * Yargılamak, eleştirmek, kıyaslamak. * Sürekli sorular sormak, incelemek. * Teselli vermek veya çocuğunuzun anlatmaya çalıştığı konuyu değiştirmek. * Etiketlemek, tahlil etmek. *** İnsanlarla başarılı iletişim kurmak için neler yapmalısınız? * İnsanların duygu ve düşüncelerini anlayın empati * İnsanlara saygı duyun. * Gerçekçi ve doğal davranın. * Onları dinleyin. * Onlarla göz teması kurun. * Dokunsal teması artırın. * Nerede, ne zaman, nasıl, ne söyleyeceğinizi iyi belirleyin. * Akıcı, sade bir dil kullanmaya çalışın. * Size güvenebileceğini hissettirin. Son düzenleyen Safi; 18 Eylül 2018 0240 MisafirZiyaretçi 18 Eylül 2014 Mesaj 5 BENİ ÇOK KIZDIRIYORSUN sen dili Sana çok kızıyorum ben dili Ödevlerini yapmayan sorumsuzun tekisin! sen dili Ödevlerini yapmaman beni kaygılandırıyor ben dili Bana çok ters devranıyorsun sen dili Bana böyle davranmana üzülüyorum ben dili Bu notlar ne böyle tembelsin sen dili Bu düşük notların beni kaygılandırdı ben dili Bana bağırma! sen dili Bana böyle sesini yükseltmene kızıyorum ben dili
SEN DİLİ -BEN DİLİ!!Ben dili, kişinin o anda karşılaştığı durum ya da davranış karşısında, kişisel tepkisini duygu ve düşüncelerle açıklayan bir ifade tarzıdır yani duygu ve düşüncelerin içtenlikle ifade edilmesidir. Örneğin uzun süredir görmediğiniz bir arkadaşınızı görünce “Ne kadar hayırsızsın ben aramasam sen hiç aramayacaksın. “yerine “seni gördüğüme çok sevindim, keşke seni daha çok görebilsem. ” demek bireyler arasındaki ilişkiyi daha sıcak hale mesajları, başkaları hakkında değerlendirme ve yorumlamalarımızı değil, bizim duygu ve yaşantılarımızı açıklarlar. “Ne saygısız çocuksun, insan annesiyle böyle konuşur mu? “ gibi bir mesaj yerine, “Böyle cevap verdiğin zaman çok kırılıyorum, üstelik bana saygı duymadığını düşünüyorum.’’ diyen bir ben mesajı duygularımızıkırılıyorum, düşüncelerimizi bana saygı duymadığını düşünüyorum açıkladığı gibi, sen mesajının içerdiği saldırıyı da kaldırdığından, tartışmanın büyümesine engel olur. Ben dili ile konuşmak, duygu ve düşünceleri anında ilettiği için kullanılan kişiyi rahatlatır. Kavga eden iki kardeşe “Kardeşler kavga etmemelidir. ” yerine, “Kardeşinle kavga ettiğiniz zaman başım çok ağrıyor, çok üzülüyorum. ” demek daha etkili olur. Çünkü çocuk annesine bu olumsuz duyguyu yaşatmamak için davranışının sorumluluğunu alıp değiştirmeyi göze DİLİKarşımızdakini yargılayan ve durumunu yorumlayan mesajlar taşır. Genellikle kızgınlık ifadeleri sen-dili ile yapılır. Sen-dili ile kurulan iletişimin çocuk üzerinde düzeltici bir etkisi pek olmaz. İletişim sırasında kişi; eleştirildiğini, suçlandığını ya da yargılandığını hissettiğinde kendini savunmak için önlem alırSEN-DİLİ İLE KONUŞMANIN ÇOCUK ÜZERİNDEKİ OLUMSUZ ETKİLERİSen-dilinde kullanılan ifadeler çocuğun davranışına değil kişiliğine yönelik olduğundan çocuğu sarsar , üzer ve kırıldığı için direnmesine ve karşılık vermesine yol anne ve babasıyla iletişimini keser ve içine kapanırKendisine takılan lakaplara uygun davranışlar geliştirmeye düşük bir benlik saygısının oluşmasına neden duygu ve düşüncelerini sen mesajı ile göndermeye başlar. Sen çok mu iyi bir annesin ? gibi…BEN DİLİKarşılaşılan durum veya davranış karşısında, kişisel tepkinin duygu ve düşüncelerle açıklanmasıdır. Duyguları açıklayan dürüst ve sorumlu bir kızgınlık hissidir. “Yapma” derken bir nedeniniz yoksa o davranışı durdurmanız zordurÖrneğin;Baba işten gelmiş gereksinimi ise babası ile oyun oynamak ben-dili ile mesaj göndermek isterseşöyle bir kod mesajlar;Eğer bugün çok yaramazlık yaparsan ben çok üzülürüm. Akşam yemeğini zamanında yetiştiremeyeceğim diye endişeleniyorum. Yorgun olduğum zaman canım oyun oynamak DİLİ İLE KONUŞMANIN YARARLARIDuygu ve düşünceler anında iletiliği için anne ve babayı gibi duyguların birikimini ve babanın olumsuz davranışın kendileri üzerindeki somut etkisini düşünmeleri, çocuklarının davranışlarını kabullenmelerini hangi davranışının anne-babasında sorun yarattığını anlamasını mesajları davranışa yönelik olduğundan çocuğun benlik saygısını ve kişiliğini ve yargılama olmadığı için çocuk savunucu bir tutum içine girmez. Davranışını değiştirip değiştirmeme konusunda çocuğu özgür çocuğa sorumluluğunu almasını öğrenmesine yardımcı ve çocuğu birbirlerine daha çok anlamalarını bir “ben dilinin” üç öğesi vardır 1- Sorun yaratan davranışın tanımlanması 2- Çocuğun kabul edilemeyen davranışının aile üzerindeki kesin, gerçek ve somut etkisinin ona söylenmesi 3- Duyguların dile getirilmesidirAraştırma bulguları; ben-dili mesajları gönderilen çocukların sorumluluk duygularının daha iyi geliştiğini, düşünme yeteneklerinin arttığını ve neden – sonuç ilişkilerini daha iyi kurduklarını ortaya koymaktadır. 2006 yılında Kocaeli Anadolu Lisesi’nden mezun olduktan sonra üniversite eğitimimi 2011 yılında ODTÜ Psikoloji Bölümünde Şeref Öğrencisi olarak tamamladım. Üniversite giriş sınavında aldığım derece nedeniyle lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimim boyunca TUBİTAK Üstün Başarı Bursu aldım. Üniversite eğitimim sırasında ODTÜ İşletme Bölümü’nde Girişimcilik programında yan dalımı tamamladım. Lisans eğitimim sırasında Hollanda Groningen University’de Psikoloji Bölümü’nde 6 ay süreyle Erasmus programına katıldım. Üniversite eğitimi süresince İstanbul Pandost Derneği’nin düzenlediği Obsesif Kompulsif Bozukluk, Panik Bozukluk ve Depresyon konularında eğitim ve workshoplara katıldım. ODTÜ İlkokul Çocuklarına Yardım Derneği’nde aktif olarak görev aldım. Lisans eğitimim devam ederken, Performans Kaygısının Sporcuların Başarısı Üzerindeki Etkisi, Liderliğin Olumlu ve Olumsuz Yanları, Mükemmelliyetçilik ve Kendi Kendini Kontrolün Bağışıklık Sistemi Üzerine Etkisi konulu proje çalışmaları ve sunumları yaptı. Daha sonra İstanbul Arel Üniversitesi Psikoloji Tezli Yüksek Lisans programından 2013 yılında mezun oldum. Bitirme tezimi Mutlak Gerçek İhtiyacı Konusunda Ölçek Geliştirme Çalışması’ konusunda yaptım. Yüksek Lisans eğitimim süresince Aile ve Çift Terapisi, Oyun Terapisi ve Lisrell Yapısal Eşitlik Modellemesi eğitimleri ve süpervizyonları aldım. Ayrıca, Kognitif Terapi ve Depresyon konusunda Dr. Emel Stroup tarafından verilen saatlik Çalışma Grubu’na katıldım. Yüksek Lisans eğitimini başarıyla tamamladıktan sonra İstanbul Arel Üniversitesi Klinik Psikoloji Doktora Programını 2017 yılında bitirdim. Klinik Psikoloji Doktora tezimi Erkek Eşcinsellerde Erkek Eşcinsellerde Benlik Kavramının Netliği ve Mutlak Gerçek İhtiyacı Değişkenleri ile Problem Çözme ve Stres Belirtileri Değişkenleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi’ konusunda yaptım. Ulusal ve uluslar arası indeksli dergilerde yayınlanan Türkçe ve İngilizce dillerinde yazılmış makalelerim, yurt içi ve yurt dışı kongrelerde sunulan poster ve sözlü bildirilerim, panellerim bulunmaktadır. Aynı zamanda Dr. Emel Stroop’un yanında asistan, Esra Erol Umut Evleri Projesi’nde gönüllü psikolog ve İstanbul Arel Üniversitesi Psikoloji Bölümü ve Haliç Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde Araştırma Görevlisi olarak çalıştım. Halen Bartın Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde Dr. Öğr. Üyesi olarak çalışmaktayım. Ayrıca, Uygulamalı Psikoloji Anabilim Dalı Başkanı, Psikoloji Bölüm Başkan Yardımcısı ve Bartın Üniversitesi Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı olarak görev yapmaktayım. Uzun yıllar İlkay Kasatura Psikoterapi Merkezi, New Life Danışmanlık ve Psikolium Danışmanlık ve Koçluk Merkezi’nde terapist olarak çalıştım.
Bir konu üzerinde en az iki kişinin karşılıklı olarak konuşturulmasına denir. Bu anlatım, genellikle tiyatro eserleri ile roman, hikâye, röportaj, sohbet, açık oturum, mülakat gibi edebî türlerde uygulanır. Yazar, sanki karşısındakiyle konuşuyormuş gibi olayları anlatmaktadır. Bazı yazı türlerinde, yazar röportaj yaptığı kişilerle olan konuşmalarını aynen yansıtmaktadır. En az iki kişinin diyalogunu içeren bu anlatım türüne, “söyleşmeye bağlı anlatım” denir. Söyleşmeye Bağlı Anlatımla Oluşturulmuş Metinlerin Özellikleri 1. Jest ve mimikler anlatımın gücünü arttırır. 2. Sohbet, mülakat ve diyalog, monolog metinleri söyleşmeye bağlıdır. 3. Karşılıklı konuşmalar, bağlama ve konuşulan kişiye göre değişebilir. 4. Görme ve işitmeyle kurulan iletişim önemlidir. 5. Vurgu ve tonlama önemlidir. 6. Hikâye, Roman, Tiyatro, Röportaj, Monolog söyleşmeye bağlı anlatımın kullanıldığı metin türleridir. 7. Roman, hikâye ve tiyatrolardaki karşılıklı konuşmalara diyalog, iç konuşmalara ise monolog denir. 8. Tekrarlar söyleşmeye bağlı anlatımlarda ifadeyi kuvvetlendirir. 9. Söyleşmeye bağlı metinlerde anlatımın süresi sınırlandırılmalıdır. Örnek Metin GELDİĞİ GİBİ Şu kış günleri yok mu sevemiyorum bir türlü… Her yıl boyunca İnsanların çalışırken en çok düşündükleri, en çok eğlendikleri mevsim kıştır. Uzun gecelerde ocak başına büzülüp ne yapacağını şaşıran kişioğlu aklını işletmiş; hakikatleri, sırları araştırmış; masallar uydurmuş; insanlar, yasalar koymuş Medeniyeti kışın getirdiği ihtiyaçlar yaratmış değil mi?” derim ama olmuyor işte, boşuna. Ta gençliğimde Remy de Gourmont Römi dö Gurmon’un bilmem hangi kitabında okuduklarımdan kalma bu yankı kandıramıyor beni Doğru sözler, doğru ya, beni avutmaya, güz sonu içimi sarmaya başlayan o korkuyu andırır perişanlığı gidermeye yetmiyor. Soğuktan yakınacak değilim. Ne yalan söyleyeyim, öyle çok üşümedim ömrümde, serinlikler basınca sırtımı pekiştirmenin, oturduğum yeri ısıtmanın bir çaresini bulurum. Üşümenin, şöyle biraz üşümenin de bir tadı vardır doğrusu. Kar altında beş-on dakika, yarım saat yürüdükten sonra sıcak bir odaya girip parmaklarını hohlamanın zevkine doyulur mu? Gözlerinizin içi parlar. “Vuuuu! Üşüdüm!” diyerek mangala sobaya yaklaşırken gülümsememek, gülmemek elinizde midir? Keyifle hatırlarsınız üşüdüğünüzü… Kışı, gündüzleri kısacık olduğu için sevmem. Sabahleyin bir türlü doğmak bilmeyen güneş çekip gider. Hele şimdi! Saat dördü biraz geçti mi, ortalık kararıveriyor Ne anladım ben ondan? Penceremden bakıyorum, tertemiz bir hava, berrak… Bir çekicilik vardır. Ankara’nınki İstanbul’unki gibi öyle baygın değildir; yarı sevdalı, yarı hüzünlü hülyalar kurmaya sürüklemez, insanı çıkıp gezmeye çağırır Ama nereye gideceksin? Sen daha biraz yürümeden sular kararacak, çevreni seçemez olacaksın Lambaların ışığı ne kadar parlak olursa olsun, gezmelere elverişli değildir. “Yaşlandın sen artık, kocadın, yarım saat dolaşsan yoruluveriyorsun, dizlerin tutmuyor, bir de gezme sözü mü edeceksin?” diyeceksiniz. Haklısınız. Evet, yürüyemiyorum artık, çabucak bir kesiklik geliyor. Ama yaşlandım diye benim gezme, uzun uzun gezme hülyaları kurmamı da yasak edecek değilsiniz ya! Bırakın, unutuvereyım yaşlandığımı, unutayım da yaz gelince, o uzun günlerde dilediğimce gezebileceğimi umayım… Hem ben ışığı, ışıklı günleri yalnız gezmek, yürümek için sevmem ki! Bir yerde oturup çevrenize, ta uzaklara bakmanın da tadı yok mu? Gözlerinizin görebildiği bütün yerler sizindir, şu tepelerdeki ağaçlar, bir sıraya dizilmiş şu renk renk evler, şu uzaklaşan insan, şu yaklaştıkça yüzü beliren gölge, hepsi hepsi sizindir; sizindir de değil, sizsiniz onlar… Onlara baktıkça, onları gördükçe benliğimizin genişlediğini, zenginleştiğini duyarsanız. Yalnız değilsiniz, çevrenizde, gözünüzün görebildiği kadar uzaklarda hayat var, hepsini sevebilir, hepsini düşünebilirsiniz. Kışın ise öyle mi? Daralıverir, küçülüverir çevreniz. O kısacık günler, bu yeryüzünün varlıklarıyla beslenmenize yetmez, uzun gecelerde ise kendi kendinizle baş başa kalır, gündüz toplayabildiğiniz azıcık şeyi de çabucak tüketirsiniz. Ah, kış geceleri, bitmek bilmeyen, insanı kendi kendine, hep kendi kendini düşündürmeye sürükleyen kış geceleri! Size hep kendi kendinizi düşündürdüğü için de benliğinizi gözünüzde büyütür, büyütür. İçinizde tükenmez hazineler bulunduğunu sandırır… Evet, medeniyeti belki kışın getirdiği ihtiyaçlar yaratmıştır, kış geceleri belki hakikatleri araştırmaya, sırları çözümlemeye, masallar uydurmaya, araştırmaya, yasalar kurmaya elverişlidir ama bizi kendi kendimizle uğraşmaya, benliğimizi beğenmeye sürükleyen de odur. Neye yazdım bu satırları? Hiç… Işığa hasretimi, ışıklı yaz günlerine hasretimi söylemek istedim, işte o kadar. Böyle geldi, böyle yazdım. Nurullah ATAÇ Yorum Yap! Yazı Ayrıntıları... Yazdır! Bu Yazıyı Paylaşın!
sen dili ben dili örnek diyaloglar